Bu Blogda Ara

31 Mart 2016 Perşembe

BAYAN BAHTSIZ ÇENE!



Hayatımda yaptığım en büyük yanlışı düşünüyorum son 20 dakikadır. O kadar fazla ki hangisinden başlayayım, nasıl bir sıralama yapayımda en başa hangisini koyayım bilemedim. Yakın geçmişe göz attım sonra.. Size de olur mu böyle? Başınızı yastığa koymadan önce düşünür müsünüz neyi - ne kadar doğru yaptım, ben hatayı nerede yaptım diye? O kadar çok keşkem var ki geceleri uyuyamıyorum ben mesela..

Son zamanlarda yaptığım en büyük yanlış ise şu blog olayı oldu.. Ne güzel hayallerim vardı. Başıma ne geldiyse yazacaktım güya buraya. Kimse bahsi geçenin ben olduğumu bilmeyecek, ben ağzıma ne gelirse- Allah ne verdiyse yazacaktım burada..  Bir tek bloğu açan arkadaşım ve sevgilim bilecekti böyle bir sayfanın varlığını ve sadece onlar bilecekti  Bahtsız Diana’nın kim olduğunu..

Ne oldu peki? Tutamadım ben çenemi.. “Yaa bak sana bir şey söyleyeceğim ama aramızda kalacak tamam mı” diye diye çevremdeki herkese duyurur oldum. Yetmedi facebookta yazılarımı paylaşmaya başladım.. Sırf daha çok kişi bilirse daha çok okunur bloğum ve belki de bir yerlere gelirim bu şekilde düşüncesi ile herkese afiş ettim kendimi. Halbuki tanınmak ya da bir yerlere gelmek değildi amacım bu bloğu açarken.. Ne ara bu kadar saçmalar oldum, kendime şaşırıyorum bazen..

Başıma ne geldiyse şu çenemden geldi benim.. Gizli nedir öğrenemedim tüm hayatım boyunca. Nerede nasıl konuşmak gerekir hep şaşırdım. İnsanların avuçlarının içine götürdüm ben koydum kozlarımı.. “Bak al bunları sakla, ileride benim ağzıma sıçarsın” dedim açık açık.. Gizli yaşamak nasıl olur bilmedim hiç..

Susmam gereken yerlerde hep carr-carr konuştum.. Konuşmam gereken yerlerde ise dut yemiş bülbüle döndüm ..

Herkesin hayatımla alakalı bir fikri oldu her zaman. Kimseye “sana ne, seni ilgilendirmez” diyemedim. Çünkü kendim gittim anlattım neyim varsa. Şimdi birde bunca zaman anlattıklarım yetmiyormuş gibi yazmaya başladım fazladan.. En azından şu bloğu gizli tutmayı becerebilseydim keşke.. Şu yazdıklarımla dalga geçen, küçük gören, kötü anılarımla sevinip, yazdığım mutlu günlerime gözü değen kaç kişi var kim bilir. En azından sahte değilim ben. Ne hissediyorsam ya da ne yaşıyorsam öyleyim. Maskelerim yok yüzümde.. (Buda benim kendimi avutma biçimim!)Pişmanlıklarım ve keşkelerim olsa da ben bir insanım.. Ve hatasız insan olmaz.. Olmuyor ne yazık ki..

Kapatıp tüm hesapları yeni bir hesap açayım diye düşünsem de enteresan bir şekilde vazgeçemedim Diana’dan. Ne ara bu kadar yakınlaştık ne ara benimsedim ben bu ismi bilmiyorum. Sanki Bahtsız Di. Benim çok yakın bir arkadaşım, eşim, ailem hatta kocammış gibi.. Kopamıyorum ondan. Başka bir takma ismi yakıştıramıyorum kendime. Evladımı camii avlusuna bırakmak gibi hissettiriyor   başka bir hesap açmak..

Onca zamandır hatta kendimi bildim bileli yok msn yok facebook yok instagram bla blaa blaa aklınıza ne gelirse kullanmış ve bir kez olsun takip edilmekten çekinmeyen ben (hatta takipçisi artsın diye tribe giren yine ben) şimdilerde ise tam tersi bir insan oldum çıktım. İnsanların nerede olduğumu ne yaptığımı kiminle olduğumu bilmesinden o kadar çok rahatsız oluyorum ki.. Hep bir korku var içimde. Takip edilme, tenhada yakalanma, tehdit edilme hatta öldürülme korkusu.. ( Ailem, Sevgilimde -eski sevgilimde- koruyamiyor zaten artik beni)  Hayatımda o kadar kötü kalpli insan var ki çünkü onlar disinda..
Gerçi bir yandan düşününce de “Amaaaan bee, kim ne yapsın benim kıçı kırık iki fotoğrafımı ya da yazımı sanki” diye de geçiriyorum aklımdan..

Şu çenemi tutaydım iyiydi de işte tutamadım be Diana.. Senide reklam ettim böyle.. Zaten bahtsızdın şimdi daha da bahtsız oldun.. Senden de çok çok çok özür dilerim..

                


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder