Bu Blogda Ara

31 Mart 2016 Perşembe

İLİŞKİDE EVRE EVRE YEMEK YEME SAFHALARI !

Açım!! Baya bildiğiniz açım hem de, az buz değil hani.. Kaç gündür kendime "aferin kız ,maşallah bana" diye gaz verip dursam da bugün öğlenden sonrasında isyan bayrakları çekmeye başladı artık midem. Eve geldiğimden beridir tam üç defa buzdolabını açıp "hayır bunu kendime yapamam" diye geri kapadım. Baktım olmuyor bu sefer eskiden abur cubur çekmecesi olan şimdilerde ise sadece sakız bulundurduğum çekmecemi sevdim durdum. Bugün açlığımın tam KIRK BİRİNCİ günü bitti. (41 kere maşallah bana )  Baktım olacak gibi değil bari bloga bir şeyler yazayım da zaman geçsin dedim ama aklıma yemekten başka hiçbir şey gelmiyor.. Arada eski sevgilim geliyor birde aklıma.. Sadece ikisi.. Başka bir şey yokmuş gibi bu dünyada düşünülüp,konuşulacak... Hay Allah'ım yaa! O kadar sıkıldım ki bu durumdan anlatamam size. İkisi içinde yazmak çok saçma geliyor artık. En azından ikisini de birbirine karıştırayım da öyle yazayım dedim. Ve ortaya şu konu çıktı;

 

İLİŞKİDE EVRE - EVRE YEMEK YEME SAFHALARI;

 

1. EVRE: Beraber Bir Şeyler İçelim mi? 

 

Tarafların henüz birbirine açılamadığı, duygularını ve isteklerini bastırdığı, en gergin ama en güzel evredir aynı zamanda.

Kırk yılın hatırı vardır diye oturulur bir kahve söylenir öncesinde.. Daha sonra karşılıklı konuşma başladıkça, taraflar kendinden bahsettikçe eğer ki konu konuyu açma faslına kadar ulaşıldıysa bardak bardak çaylar gidip gelir masaya. Ne tatlı sohbettir o, tadına doyum olmaz. Garip bir heyecan vardır hep gizlenemeyen. Bunun etkisiyle ya çayı dökersin masaya ya da yanında verilen kurabiye parçalanır elinde. Dünya durur, herkes ölür, saatler akmaz o sırada.. Açlığın gelmez aklına.. Bayat olarak kakalanan çay bile dünyanın en tatlı çayı tadını bırakır damağında.. Ancak eve geldiğinde aklın başına gelir aç karnına mideni çay ve kahve ile ne kadar deldiğin.. Ve anahtarla kapıyı açar açmaz kendinizi ilk bulduğunuz yer tabii ki WC olur.. (Eee içersen o kadar çayı-kahveyi...)

 

2.EVRE: Harika Bir Restoran Biliyorum, Akşam İçin Müsait misin?

 

İlişkiye halen başlanılmamıştır. İlk yemek sonrasında konuşulur ve yol çizilir genelde. Tamam mıyız yoksa devam mıyız diye. Bu yüzden önemlidir. Bu evrenin en güzel yanı, içinde kararsızlık barındırmaz. (En azından yemek konusunda) Önceden ayarlanılan bir yemek olduğu için gidilecek yer bellidir. Gerçi kendi içimizde bir dünya kafa patlatırız "acaba nereye gitsek" diye ama o gün gelip çattığında mekan belirlenmiş olur çoktan..

 

3.EVRE: Allah Kahretsin! Ben Şimdi Ne Yiyeceğim?

 

En sıkıntılı, en berbat durumlardan birisidir bu ilk buluşma esnasında ne yiyeceğim derdi. Bir kadının "ben bugün ne giyeceğim" derdi kadar vahim ve önemsenecek ciddi bir konudur. Ketçaplı mayonezli şeyler yiyemezsin, mideni çok şişirip rahatsız edecekler şeyler yiyemezsin, dişinin arasına girebilecek, üzerine dökülebilecek, dudağının kenarından akabilecek hiç bir şeyi yiyemezsin. Mönü sana bakar, sen mönüye bakar durursun saatlerce. Zor bir durum.. Gerçekten çok zor!

 

4.EVRE: Bir Kerede Nereye Gidelim Sorusuna Cevap Versen?!!

 

İlişki artık kurulmuştur. Sevgililik dediğimiz bu önemli kavramın içerisine girdikten sonra görüşmeler sıklaşır. Her gün görüş, sürekli beraber bir şeyler yap kısmı zamanla monotonlaştırır kişileri. Dışarıya çıkıldığı zaman farklılık arar çiftler.. Her zaman aynı yere gitmek ya da ilk defa gittiği bir yerden hiç memnun kalmadan kalkmak sinir bozucudur. Ne yiyeceğiz ve nerede yiyeceğiz gibi başlanılan konuşmalar yer yer sağanak kavgalara bile dönüşebilir hatta.... Sakıncalı bir durumdur!

 

5.EVRE: Aşkım Baksana Bi Dişimde Maydanoz Kalmış mı?

 

Belirli bir süre sonra yukarıda saydığım saçmalıkların hepsi son buluyor tabii ki.. Eğer -oldu bu kişi- diyorsak onun yanında kasılmanın, heyecan yapmanın, farklılaşmanın hiç bir anlamı yok. Öyle bir bütün oluyor ki insan ilişkisinde,  sevdiğin kişiye bakmak kendine bakmak gibi oluyor. Aslında bu çok güzel bir duygu.. Ne havalı bir cümle şöyle bakıldığında; "Sana bakmak, kendimi görmek gibi"... Ama bu demek değil ki al o kişiyi ayna olarak kullan! Biraz zamana yayılmış ilişkinin rahatlığı, biraz yakınlığın verdiği imtiyazlar biraz da kişinin boş vermişliği sonucunda bir bakmışsın, yanında çay içerken ellerinin titrediği kişinin karşısına geçmiş, elinde kürdan ile "bak bakim dişimde bir şey kalmış mı".. Olmadı canım! Hiç olmadı bu durum..

 

6.EVRE:  Çok Yedik Bee - Şiştim Vallahi!

 

Bunu genelde erkekler yapar. Hatta %98lik kısmını erkekler oluşturur bu evrenin.. Yemek sonrası şişlikleri, göbeklerini sevmeleri bir de üzerine soda içmeleri meşhurdur. Dışarıda yenmiş ise yemek arabada başlarlar ya da evde yenildiyse yemek sonrası sen kalkıp adamın yanına oturur oturmaz.. Paatt-patt-patt!!! Gaz çıkarma faslı erkeğin karnının doyduğunun, ihtiyaçlarını karşıladığının belirtisidir. Tamam yani insani bir ihtiyaç olabilir ama bunu ulu orta bizim tepemizde yapıyor olmaları cidden çok rahatsız edici! İlk zamanlar "yaa gördün mü bak ne kadar da özdeştik artık seninle, çekinecek hiçbir şeyimiz yok" olaylarına sürüklense de, bu konu daha sonraki zamanlarda "bu kişinin bana hiç saygısı yok" triplerine sokuyor insanı..

 

7.EVRE:  Sen Gittin Gideli Hiç İştahım Yok Benim..

 

Ayrılıklar.. Malum.. Hiç beklemediğimiz kişiler bile ayrılabiliyor. İlla herkes ayrılıp gidecek diye bir kaide yok elbette.. Kimilerine bir bakıyorsun, kadın sevdiği adam için yemek yapa yapa bir ömür bitirmiş adam da sevdiği kadının yemeklerini yiye yiye koca bir hayatı devirmiş. Ama mutlu sonları yazmaktan ziyade bunun birde diğer yüzü var.. Ayrılık.. Kendimden ve çevremdekilerden örnek alacak olursam eğer bana daha yatkın geldiği için bu şekilde yazmak istedim bunu.

 Tam bir dengesizlik evresi. Bir bakmışsınız deli gibi yemek yiyorsunuz. Sarmalar, dolmalar, börekler, tatlılar.. Bir bakmışsınız gram lokma geçmiyor boğazınızdan..

Sıfır iştah sıfır istek.. Dışarıda gittiğiniz her yerde onunla bir şeyler yemişsiniz mutlaka, ya da saçma bir patlıcanın bile bir anısı var geçmişinizde.. Canı bir şey çekmez, kursağından tek bir lokma geçmez oluyor bir süre sonra insanın..

Hee birde beraberken yüklen - yüklen - yüklen yaptınız zaten mideye. G*t göbek dağıttınız iyice. Bu sefer haydi hem acım yatışsın hem de ben forma gireyim diye bir dünya spor salonuna, diyetisyene para harca dur. Eeee ne oldu peki şimdi? Döndük mü yine başa...

 

Elden giden gittikten sonra arkasından fazla üzülüp ağlamaya gerek yok.. Böyle olacağı varmış demek ki böyle olmuş.. Her zaman bu dediklerim olacak diye bir şeyde yok tabii.. Bunlar sadece benim tecrübelerim ve düşüncelerim.. Pek bir içime sinmedi bu yazdıklarımda ama en azından açlığımı biraz daha yatıştırdı. En iyisi yediklerim içtiklerim kendime kalsın, anılarımı anlatayım bundan sonra..


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder